Bedrettin Boyraz1, Tezcan Peker1

1Medicalpark Hastanesi, Mudanya Üniversitesi

Anahtar Kelimeler: Kronik Total Oklüzyon, Koroner Kollateral Dolaşım, Trigliserit/Glukoz İndeksi

Giriş ve Amaç: Koroner kollateral dolaşım (KKD) doğumda var olan majör epikardiyal koroner damarlar arsında bağlantı oluşturan damarın subtotal veya total tıkanıklığı durumunda kan akımı sağlayarak myokardı iskemi ve infarkta karşı korumaya çalışan bir sistemdir. Bu kollateral sistem kronik total oklüzyon (KTO) gibi durumlarda gelişmesine göre hem myokardı iskemi ve infarkta karşı korumaktadır, hem de perkütan koroner girişim (PKG) uygulanacak hastalarda önemli bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu sistem gerek antegrad işlemlerde damar trasesi hakkında operatöre yol gösterici olmakta gerekse retrograd girişimler için zaruri olabilmektedir. KKD’nin sınıflamasında Cohen-Rentrop sınıflaması kullanılmaktadır.Diyabet; koroner arter hastalığını ve koroner kollateral dolaşımı bozmakta ve KTO lezyonlarına yapılacak girişimlerin başarı şansını düşürebilmektedir. Diyabete benzer şekilde insülin direnci yüksek olan hastalarda kardiyovasküler hastalıklara bağlı mortalite ve morbidite riski artmaktadır. Trigliserit/glukoz indexi (TGİ) insülin direncinin bir göstergesi olarak kabul edilmektedir. Koroner arter hastalığında prognozu gösterdiği gibi KTO’su olan hastalarda da prognozu öngörebildiğini gösteren çalışmalar vardır.Bizde çalışmamızda TGİ’nin KTO su olan diyabetik hastalarda KKD ile ilişkisini incelemek istedik.

Yöntem: Çalışmamız retrograd kesitsel bir çalışma olarak planlanmıştır. Retrograd olarak 163 KTO’su olan diyabetik hastanın anjiografileri incelenmiş ve KKD’leri Rentrop sınıflamasına göre hesaplanmıştır. Buna göre Rentrop sınıflaması yapılmış (Tablo-1). Grade 0-1 hastalar kötü-KKD grubuna, Grade 2-3 hastalar iyi-KKD grubuna alınmıştır. Hastaların açlık glukoz ve trigliserit değerleri kullanılarak LN[açlık trigliserit (mg/dl)x açlık glukoz (mg/dl)/2] formülü kullanılarak TGİ’leri hesaplanmıştır.

Bulgular: Geçirilmiş PKG sayısı anlamlı olarak kötü-KKD olan grupta yüksek bulunmuştur, bunun dışındaki demografik veriler açısından anlamlı farklılık izlenmemiştir. TGİ anlamlı olarak kötü-KKD olan grupta yüksek bulunmuştur. Veriler tablo-2 de özetlenmiştir. Yapılan ROC-curve analizinde TGİ’nin KKD’yi predikte etme açısından eğri altında kalan alanı 0.74; %95 Güven aralığı: 0.66-0.82 ve p değeri <0.001 olarak bulunmuştur (Fig-1).


Sonuç: TGİ başarılı bir şekilde kötü veya iyi KKD’yi öngörebilmektedir. Bunu öngörebilmesinin altında yatan mekanizmalardan bir tanesi insülin direnci ve diğeri hiperlipidemi gibi görünmektedir. Her iki durumda da vücutta lipid oksidasyonunda artış, glukoz metabolizmasında bir düşüş görülmektedir ve bu durum kardiyak etkilenmeyi artırmaktadır. Endotelyal nitrik oksit üretiminde azalma olmakta, mitokondriyal reaktif oksijen radikalleri üretimde artış gerçekleşmektedir bu duruma bağlı olarak endotelyal disfonksiyon ortaya çıkmaktadır. Glikasyon son ürünlerinin üretiminde artış olmakta, bu durum damar kas hücrelerinde fonksiyon bozukluğuna ve kollajen depolanmasında artışa neden olmaktadır ve sonuç olarak damarlarda sertleşme ortaya çıkmaktadır. Tüm bu mekanizmaların sonucunda KKD’de bozulmalar ortaya çıkmaktadır. Sonuç olarak TGİ ucuz ve kolay hesaplanabilir bir şekilde KKD’yi gösterebilmektedir.

Figure and Tables