Son Dönem Kalp Yetmezliğinde İskemik ve İskemik Olmayan Kardiyomiyopatinin Klinik Özellikleri, Hemodinamik Bulguları ve Klinik Sonlanımları Arasındaki Farklılıklar
Zübeyde Bayram1, Süleyman Çağan Efe1, Ali Karagöz1, Cem Doğan1, Büşra Güvendi1, Samet Uysal1, Rezzan Deniz Acar1, Özgur Yaşar Akbal1, Fatih Yılmaz1, Hacer Ceren Tokgöz1, Mehmet Kaan Kırali2, Cihangir Kaymaz1, Nihal Özdemir1
1Department of Cardiology, Kartal Kosuyolu High Specialization Training and Research Hospital, Istanbul, Turkey
2Department of Cardiovascular Surgery, Kartal Kosuyolu High Specialization Training and Research Hospital, Istanbul, Turkey
Anahtar Kelimeler: İskemik kardiyomiyopati; iskemik olmayan kardiyomiyopati; kalp yetersizliği etiyolojisi; klinik sonlanım; sağ ventrikül fonksiyonu; son dönem kalp yetersizliği
Özet
Giriş: Bu çalışmanın amacı, son dönem kalp yetersizliği (KY) hastalarında KY etiyolojisinin klinik, ekokardiyografik, hemodinamik bulgular, sağ ventrikül (SV) fonksiyonu ve klinik sonlanım üzerindeki etkilerini araştırmaktır.
Hastalar ve Yöntem: Kalp nakli için değerlendirilen toplam 470 son dönem KY hastası iskemik kardiyomiyopati (İKMP, n= 249) ve iskemik olmayan kardiyomiyopati (NİKMP, n= 221) olmak üzere iki gruba ayrıldı. SV disfonksiyonu, triküspit anüler plan sistolik ekskürsiyonun (TAPSE) ≤ 1.5 cm olması (TAPSE-tanımlı SV disfonksiyonu) ve SV strok work indeksinin (RVSWI) < 5 g/m/beat/m2 olması (RVSWItanımlı SV disfonksiyonu) olarak tanımlandı. Sol ventriküler destek cihazı (LVAD) implantasyonu, acil kalp nakli veya ölüm primer sonlanım olarak tanımlandı.
Bulgular: İKMP’li hastalar, NİKMP’li hastalara göre daha yüksek pulmoner vasküler direnç, sistolik ve ortalama pulmoner arter basınçlarına sahipti [3.0 (1.1-6.0) vs. 2.0 (1.0-5.0), p= 0.013; 53.5 (42.0-68.0) vs. 46.0 (32.5-64.5), p< 0.001 ve 35.512.9 vs. 31.812.3, p= 0.002]. RVSWI seviyeleri NİKMP hastalarında İKMP hastalarına göre daha düşüktü [5.4 (3.7-7.6) vs. 6.5 (4.6-9.6), p< 0.001]. TAPSE tanımlı SV disfonksiyonu NİKMP ve İKMP arasında benzer iken, RVSWI tanımlı SV disfonksiyonu NİKMP’de daha yüksekti (%44.3 vs. %55.0, p= 0.069 ve %45.2 vs. %31.3, p= 0.012). Çok değişkenli analizlere göre, NİKMP, RVSWI-tanımlı SV disfonksiyonu için bağımsız bir prediktörü iken TAPSE-tanımlı SV disfonksiyonu için değildi (OR: 1.79, %95 CI: 1.13-2.82, p= 0.012 ve OR: 0.63, %95 CI: 0.28-1.39, p= 0.254). 503.5 günlük medyan takip süresinde, ayarlanmamış ve düzeltilmiş modellere göre KY etiyolojisinin primer sonlanım için bir prediktör olmadığı gösterildi (OR: 0.99, %95 CI: 0.80-1.23, p= 0.936 ve OR: 0.89, %95 CI: 0.60-1.31, p= 0.542).
Sonuç: Bu çalışmada, son evre KY olan hastalarda, İKMP’nin NİKMP’den daha yüksek SV artyüke ve RVSWI değerine sahip olduğu ve KY etiyolojisinin primer sonlanım prediktörü olmadığı gösterilmiştir. Ancak TAPSE-tanımlı SV disfonksiyonu ve RVSWI-tanımlı SV disfonksiyonundaki çelişkili sonuçlar nedeniyle KY etiyolojisinin SV fonksiyonu üzerinde bir etkisinin olup olmadığı kesin olarak söylenememiştir.