Hakan Çakır, Samet Uysal, Ali Karagöz, Cüneyt Toprak, Lütfi Öcal, Mehmet Yunus Emiroğlu, Cihangir Kaymaz

Clinic of Cardiology, Kartal Koşuyolu Cardiovascular Research and Training Hospital, İstanbul, Türkiye

Anahtar Kelimeler: Enfektif endokardit; mikrobiyoloji; epidemiyoloji; ölüm oranı

Özet

Giriş: Önleme, tıbbi ve cerrahi tedavideki gelişmelere rağmen, enfektif endokarditin (EE) küresel prevalansı son yirmi yılda istikrarlı bir şekilde artmaktadır. Ancak, EE profili kıtaya, coğrafi bölgeye ve hastane türüne göre değişiklik göstermektedir. Bu çalışmada, EE’nin epidemiyolojik ve klinik özelliklerini araştırmayı ve hastane içi mortaliteyle ilişkili faktörleri belirlemeyi amaçladık.

Hastalar ve Yöntem: Bu retrospektif çalışma Türkiye’de üçüncü basamak bir hastanede gerçekleştirildi. Ocak 2016 ile Ağustos 2021 arasında EE tanısıyla hastaneye yatırılan toplam 104 ardışık hasta (>18 yaş) çalışmaya alındı. EE tanısında modifiye Duke kriterleri kullanıldı. Hastaların aşağıdaki verileri analiz edildi: Demografik bilgiler (yaş ve cinsiyet), altta yatan kalp hastalıkları, eşlik eden hastalıklar, neden olan mikroorganizmalar, kan kültürü sonuçları, ekokardiyografik bulgular, kardiyak ve ekstrakardiyak komplikasyonlar, cerrahi gereksinimler ve hastane içi mortalite.

Bulgular: Toplam 104 EE olgusu (ortalama yaş: 57.2 ± 15.9 yıl; %59.6 erkek) çalışmaya dahil edildi. Elli altı hastada (%53.9) nativ kapak endokarditi, 37 hastada (%35.6) protez kapak endokarditi ve dört hastada (%3.8) cihaza bağlı enfektif endokardit tespit edildi. Altmış iki olguda (%59.6) kan kültürü negatifti. Staphylococcus aureus 17 hastada en sık sorumlu mikroorganizmaydı [13 hastada (%12.5) metisiline duyarlı Staphylococcus aureus, dört hastada (%3.8) metisiline dirençli Staphylococcus aureus]. Genel hastane içi ölüm oranı %30.8 bulundu. Beyaz kan hücresi sayısı (OR= 1.002, %95 CI= 1.001-1.003), kreatinin (OR= 1.45, %95 CI= 1.08-2.00), akut böbrek yetmezliği (OR= 8.60, %95 CI= 2.27-37.81) ve serebrovasküler olaylar (OR= 4.58, %95 CI= 1.21-18.85), hastane içi mortalite için bağımsız öngörücüler olarak bulundu.

Sonuç: Gelişmiş ülkelere paralel şekilde, Türkiye’de de EE’nin epidemiyolojisi ve etken patojenleri değişim göstermektedir. Bu epidemiyolojik ve klinik değişikliklerin araştırılması, EE’nin önlenmesi ve tedavisine yönelik geliştirilecek stratejiler için bir temel teşkil edebilir.