Ahmet Güler, Mustafa Bulut, Cihan Dündar, Kürşat Ti̇gen, Tansu Karaahmet, Yeliz Güler, Uğur Aslantaş, Süleyman Efe, Emrah Acar, Süleyman Barutcu, İsmail Balaban, Selçuk Pala

Anahtar Kelimeler: Romatizmal mitral darlık, atriyal fibrilasyon, atriyal ileti zamanı, P dalga dispersiyonu, perkütan mitral balon valvüloplasti

Özet

Giriş: Mitral darlığı olan hastalarda atriyal fibrilasyon (AF) önemli bir mortalite ve morbidite nedenidir ve bu hastalarda perkütan mitral balon valvüloplasti (PMBV) semptomlarda ve ekokardiyografik parametrelerde önemli düzelme sağlayan başarılı bir girişimdir. Bu çalışmada mitral darlıklı hastalarda PMBV'nin AF gelişimini predikte edebilen yeni ekokardiyografik ve elektrokardiyografik parametreler üzerindeki bir yıllık dönemdeki etkisinin gösterilmesi amaçlanmıştır. Hastalar ve Yöntem: Orta ve ileri mitral darlığı olan 28 hasta (ortalama yaş 37.6 ± 7.4, %50'si erkek) çalışmaya dahil edilmiştir. PMBV girişimine aday olan hastaların işlem öncesi ve sonrasındaki birinci yılda atriyal ileti zamanı (ACT) açısından ayrıntılı ekokardiyografik incelemeleri doku Doppler yöntemiyle yapılmıştır. Ayrıca her hastanın işlemden bir gün önce ve birinci yılda maksimum ve minimum P dalga süreleri (Pmax ve Pmin) ve P dalga dispersiyonu (PWD) elektrokardiyografi ile değerlendirilmiştir. Bulgular: PMBV işleminden sonra ACT (148.1 ± 20.5 vs. 121.3 ± 20.5, p< 0.001), Pmax (151.7 ± 15.8 vs. 137.3 ± 15.6, p< 0.001), PWD (84.7 ± 18.8 vs. 71.1 ± 18.5, p< 0.001) değerleri istatistiksel anlamlı olarak düşmüştür. İşlem öncesi ve sonrası ACT, Pmax, PWD, LAVi ve PAPs parametreleri arasında güçlü pozitif korelasyon tespit edilmiştir. Ayrıca işlem sonrası ve öncesi değerlerin çıkarılmasıyla hesaplanan Δ değerleri arasında güçlü korelasyon tespit edilmiştir. Buna göre; ΔACT'nin ΔPmax ve ΔPWD (r= 0.5, p= 0.007 ve r= 0.55, p= 0.002, sırasıyla) değerleriyle korele olduğu tespit edildi ve ΔACT, ΔPmax ve ΔPWD, ekokardiyografik parametrelerden sadece ΔLAVi ve ΔPAP ile anlamlı olarak korele idi. Sonuç: Bu çalışma mitral darlıklı hastalarda EKG ve TDI yöntemleriyle değerlendirilen atriyal ileti özelliklerinin diğer ekokardiyografik parametrelerle önemli derecede korele olduğunu göstermiştir. Ayrıca işlem sonrası birinci yılda bu parametrelerde önemli düzeyde düzelme meydana gelmiştir. Yapılacak prospektif özellikte daha fazla çalışma atriyal elektromekanistik özellikler ve AF gelişimi arasındaki ilişki açısından daha fazla bilgi sağlayabilir.