Tanıl Özer, Hakan Ceyran

Anahtar Kelimeler: Kardiyopulmoner baypas, serebral oksimetri, kızıl ötesi spektroskopi, hipotermi, serebral perfüzyon

Özet

Giriş: Kardiyopulmoner baypas (KPB) yeterli doku perfüzyonu sağlayamayabilir. Organları bu perfüzyon yetersizliğinden korumak için hipotermi kullanılır. Biz çalışmamızda farklı hipotermik seviyelerin serebral oksijenasyona etkisini serebral oksimetre kullanarak araştırmayı amaçladık. Hastalar ve Yöntem: Çalışmaya konjenital kalp cerrahisi uygulanan 30 pediatrik hasta dahil edildi. Ortalama yaş 41.83 ± 39.96 ay (2-156 ay), 19 erkek. Hastalar KPB'deki farklı hipotermik seviyelere göre üç gruba ayrıldı. Ölçümler beş farklı aşamada yapıldı: anestezi indüksiyonu öncesi, soğuma aşamasında (34°C), en son soğuma değerinde (1. Grup 32°C, 2. Grup 30°C, 3. Grup 28°C), ısınma aşamasında (34°C), ısınmanın sonunda (37-38°C). Her hasta için serebral oksijen satürasyonu, arteriyel oksijen satürasyonu, arteriyel karbondioksit basıncı, ortalama arter basıncı, pH, laktat, baz fazlası, hematokrit ölçümleri yapıldı ve ortalama değerler her grup için hesaplandı. Bulgular: Kaydedilen değerlerin karşılaştırıldığında 32°C, 30°C ve 28°C gruplarında anlamlı fark yoktu (p> 0.05). Serebral oksijen satürasyonundaki değişim ile diğer parametrelerdeki değişimler ile ortalama arter basıncı ve hematokrit değerlerindeki değişimler kayda değer benzerlik göstermekteydi. Bununla beraber, serebral oksijen satürasyonu ile diğer parametreler arasında ilişki bulunamadı. Sonuç: Serebral oksijenasyonun farklı hipotermik seviyelerde değişmediği göz önüne alındığında, sıcaklık seviyesini mümkün olduğunca korumanın hipoterminin olası negatif etkilerinden korumada önemli olduğunu düşünmekteyiz. Ayrıca serebral oksijenasyonun serebral oksimetre ile yakın monitörizasyonu hastanın güvenliğini sağlamada önemli rol oynayabilir.