Mustafa Mert Özgür1, Halil İbrahim Bulut2, Tanıl Özer1, Mehmet Aksüt1, Anıl Güzeloğlu1, Mehmet Kaan Kırali1

1Clinic of Cardiovascular Surgery, Koşuyolu High Specialization Training and Research Hospital, İstanbul, Türkiye
2Student at Cerrahpaşa University Faculty of Medicine, İstanbul, Türkiye

Anahtar Kelimeler: Torakotomi; MICS; MVR; mitral onarım

Özet

Giriş: Yapısal kalp hastalıklarının cerrahi tedavisi, yıllardır süregelen minimal invaziv eğilimlere rağmen halen daha çok median sternotomi ile yapılmaktadır. Bu çalışmada, enstitümüz tarafından sağ mini torakotomi ile gerçekleştirilen kalp ameliyatlarını sunuyoruz.

Hastalar ve Yöntem: Bu tek merkezli retrospektif çalışmaya, Şubat 2018 ile 1 Haziran 2023 tarihleri arasında sağ mini torakotomi uygulanan 58 hasta dahil edildi. Ameliyat öncesi demografik ve tıbbi veriler, hasta dosyaları ve sistem kayıtlarından toplandı. Perioperatif ve 30 günlük sonuç verileri ulusal elektronik kayıt sisteminden elde edildi.

Bulgular: Katılımcıların yaş ortalaması 39.9’du. Katılımcıların %31.6’sını (n= 18) kadın hastalar oluşturmaktaydı. Ameliyatların çoğunda periferik kanülasyon ve konvansiyonel kardiyopleji kullanıldı. Mitral kapak tamiri ve atriyal septal defektin onarımı en sık uygulanan prosedürlerdi. İntraoperatif sonuçlar, önemli kanama, yapısal komplikasyon veya ölüm vakası olmadan olumlu sonuçlar gösterdi. Postoperatif 30 günlük sonuçlara bakıldığında, hastalarda inme oranı %1.8 (n= 1) idi. Geçici iskemik atak (GİA), miyokard enfarktüsü (MI) ve ölüm vakası bildirilmedi. Vakaların %3.4’ünde (n= 2) medyan sternotomiye geçiş olduğu görüldü. Olguların %1.8’inde (n= 1) tekrar operasyon ve tekrar eksplorasyon uygulandı. Yoğun bakımda ortalama kalış süresi 1.7 gün, serviste ortalama kalış süresi ise 4.2 gündü.

Sonuç: Bu çalışma, yapısal kalp hastalığının cerrahi tedavisinde minimal invaziv yaklaşımlara geçişi destekleyen kanıtlara katkıda bulunmaktadır. Düşük intraoperatif dönüşüm oranı, majör komplikasyonların olmaması ve olumlu postoperatif sonuçlar, sağ mini torakotominin güvenliğini ve fizibilitesini vurgulamaktadır. Cerrahi teknikler ve klinik uzmanlıkta devam eden ilerlemelerin hasta sonuçlarını daha da optimize etmesi ve bu alandaki bakım kalitesini iyileştirmesi beklenmektedir.